Sevgili’yi Sevenler Özler
duy beni, gör beni ey Yâr
dünya artık daha kalabalık ve daha karanlık
bu şehrin duvarları sağır
bu şehir Sen’den sonra darmadağın, harâp
bak, kayıp gidiyor yıldızlar avuçlarımdan
sana yabancı bu çağlarda
artık her insan bir başına, yapayalnız ve çâresiz
beni bu sahte kalabalıklarda Sen’siz bırakma
saâdet çağının uzağında kaldı adımlarım
mevsim boran
mevsim kaç asırdır yalancı bahâr
yeminlerin, biâtlerin ırağında
zakkum ağacının kökünü saldılar
kızılca kıyâmet hangi yana baksam
renkler ölümüne ağlıyor peşinden
güneşin uyanışını bekleyen perdeleri
Sen’siz bomboş kalan ellerimi doldururmuşçasına
indiriyor ama kaldıramıyorum
gözlerim akıyor yollara
dokunsun diye sana
duâlarla kuşattım acılar mahzenimi
Senin gurbet ikliminde
çâresiz firaklar baskınında
uzaklara bırakma beni
anlatır Sen’i bir çift güvercin
bir örümcek ve Kusvâ
yakından görmeliydim ellerini
ellerini kaldırdığında ikiye yarılışını ayın
Bedir’de ellerini görmeliydim
Sen duâ olup
yağmur yağmur yağarken yeryüzüne
görmeliydim gülistân ellerini
kalbim sökülüyor yuvasından
rengini yitiren zamânlarda
kalan mı benim, giden mi
yokluğunda gidenler mi yoksa kalanlar mı gurbetçi
bırakma beni sensizliğin bitimsiz kuytuluğuna
sıcak bir aşkın en müntehâ kapısında
sana kavuşmadan unutmam beklemeyi
Sen’i unutmam, unutmam çağların çağını
biliyorum bir gün ansızın geleceksin
Sen’in yağmurunda ıslanacak dünyâ
yaşanmamış bahârları getirmek için
yeniden yazmak için aynaların sırrını
rahvan atlarla geleceksin biliyorum...............................................