Kur’an-ı Kerim, dini kitapların sonuncusu(dördüncüsü) olup 610 yılında Allah(C.C.) Peygamber Hz.Muhammed (S.A.V.) Efendimize göndermeye başlamıştır. O zamanlar Peygamber Efendimiz 40 yaşlarında idi. Bu yüce kitap, kimi zaman vahiy meleği olan Cebrail(A.S.) ile, kimi zaman da Allah-ü Teâlâ’nın direkt olarak(rüya,gönlüne verme gibi.) bildirmiştir. Hepsi birden (sûreler) bütün olarak değil! Ayet-Ayet nazil olmuştur. Yani bu şekilde yeryüzüne ine-ine uzun zaman boyunca (23 sene) sürmüştür. İlk vahiy Mekke’deki Hîra mağarasında geldi!
İçerisinde iman, ibadet, hüküm, sevap, günah, Ademoğullarına(insanlara) öğüt ve nasihat, mü’mîn, müşrik-kâfir, cennet-cehennem gibi birçok konuda emir ve açıklama vardır. İnsanlığın başlangıcı, Şeytan’ın Cennet’ten kovuluşu ve Allah’a karşı verdiği söz, insanların neyden, nasıl ve niye yaratıldığı, Kur’an-ı Kerim inmeden önceki kavim(millet)lerin neler yaptığını, Ahiret (ölümden sonraki hayat)’da ne gibi şeyler ile karşılaşılacağı vs. gibi konular da anlatılmaktadır. Elbetteki bunlarla sınırlı değil. Bu kitap o kadar yüceki, hemen-hemen her konuda hüküm veriyor ve insan okudukça okuyası geliyor. Kitaba saygı göstermek, onu gereği gibi okumak ve anlamak gerekir. Eğer anlanırsa neler anlatıldığının ilmi bilinmiş olur. En önemli sırlardan biri de ilim(bilmek)’dir. “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?”